Altın Hırka-i Saadet sandığı
Yavuz, Mısır dan Hırka-i Saadet le bir kısım emanetleri beraberinde getirmişti. Mekke ye, Medine ye, ve geçmiş peygamberlere ait hatıralarda sonradan eklenmiştir. 20. asra gelindiğinde Topkapı Sarayı nda değer biçilemeyecek bir hazine meydana geldi.
Gecenin bir vakti Babüssaade nin büyük demir tokmakları vurulur. Burası Osmanlı nın idare merkezi Topkapı Sarayı nın orta kapısıdır ve bu kapıdan içeride padişahla yakın adamları yaşamaktadır. Kapıağası Hasan Ağa, nöbet yerinden kalkar, Babüssaade nin demir kanatlarını aralar. Kalabalık halde gelenler Arap elbiseli, Arap sîmâlı nûranî şahıslardır. Silah kuşanmışlar, ellerine bayrak almışlardır. Kapının yanında da dört nûranî kimse durmaktadır. Bunların ellerinde de birer sancak vardır. Kapıyı vuran şahsın elinde ise padişahın ak sancağı bulunmaktadır. Rüyasında Hasan Ağa ya der ki: Bu gördüğün Resul ün (sas) ashabıdır. Bizi Resul (sas) gönderip selam etti ve buyurdu ki Kalkıp gelsin! Haremeyn hizmeti ona verildi. Bu gördüğün dört kimseden bu Ebu Bekr-i Sıddîk, bu Ömerül-Faruk, bu Osman-ı Zinnureyn dir. Seninle konuşan ben ise Ali bin Ebu Talib im. Var Selim Han a selam söyle.
Birkaç saat sonra yanına geldiklerinde Hasan Ağa yı gördüğü rüyanın ağırlığından şaşkın halde bulurlar. Önce hastalandığını sanırlar. Terden sırıksıklam olmuş elbiselerini değiştirirler. Bu durumun gördüğü rüyanın ağırlığından olduğunu anladıklarında bunu bir iş için oraya gelen padişahın nedimi Hasan Can a da anlatmasını isterler.
25 Nisan 2008 Cuma
Etiketler:
Kutsal Emanetler
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder